Meme
kanseri tüm dünyada olduğu gibi bölgemizde de çok dikkat edilmesi gereken bir
sorun. Son yıllarda görülme sıklığı oldukça artan meme kanseri kadınlarda en
sık karşılaşılan kanser çeşidi. Özellikle son dönemde gerçekleştirilen tedavi
yöntemleriyle hastalıktan kurtulma riskimiz artsa da en önemli tedavi yöntemi
umudu kaybetmemek. Meme kanseri konusunda yaptığı çalışmalarla hastalarına umut
olan hastanemiz Genel Cerrahi Uzmanı (Cerrahi Onkolog) Doç. Dr. Tamer Çolakoğlu’na meme kanserini sorduk.
Meme kanseri nedir?
Meme kanseri, memenin kötü huylu
hastalığı olarak tanımlanabilir. Klasik olarak meme kanalından gelişir ve bu
kanaldan bir tane sağlıklı hücrenin kontrolden çıkar. Zaman içinde bir kitle
haline gelir.
Meme kanserinin belirtileri nelerdir?
Meme kanserinin belirtilerini,
memede ele gelen kitle, meme başında kendiliğinden olan kanlı akıntı, meme
başının içeriye çökmesi, meme derisinde izah edilemeyen kızarıklık ya da
derinin portakal kabuğu halini alması şeklinde özetleyebiliriz. Meme kanseri
birçok hastada herhangi bir bulgu vermez. Hastalık görüntüleme yöntemlerinde
saptanır. Bu hasta grubu genelde erken evre meme kanseridir.
Memedeki her kitle kanser midir?
Memedeki her kitle kanser
değildir. Açıkçası memedeki kitlelerin büyük çoğunluğu iyi huylu kitlelerdir.
İyi huylu kitleleri içi sıvıysa kist, katıysa fibroadenom veya filloides tümör
olarak üç ana gruba ayrılır. Filloides tümörler yarı hareketli
fibroadenomlardan ayırımı zor olan kitlelerdir.
Meme kanseri tüm dünyada kadınların en sık karşılaştığı
kanser çeşidi. Bölgemizde de hastalığın görülme sıklığı oldukça fazla. Kadınlar
bu konuda nasıl önlemler almalıdır?
Meme kanseri kadınların en sık
yakalandığı kanser sıralamasında ilk sırada ve de bu fark giderek açılıyor. Her
bayanın hiçbir ek riski yoksa bile, 25- 40 yaş arası 2 yılda bir meme muayenesi
ve ultrason, 40 yaşından itibaren 70 yaşına kadar yılda bir düzenli olarak meme
muayenesi, mamografi ve ultrason yaptırmasını öneriyoruz.
Erken teşhis ve mamografi, meme kanseri konusunda oldukça
sık duyduğumuz kavramlar. Bunların önemini anlatabilir misiniz?
Meme kanseri dünyada erken
yakalanırsa, astım ve romatizma gibi sizin yaşamınızı tehdit etmeyen ama
hayatınız boyunca birlikte yaşamanız gereken bir hastalık haline büyük bir
oranda gelmiş durumda. Bu hastalığın hayatınızı tehdit etmemesini sağlamak için
amacımız hastalığı kanserleşme olmadan çeşitli risk analizleri ile ortaya koyup
başından önlemeye çalışmak, aşikar bir kanser olmuşsa da bunu erken evrede yakalamak
olmalıdır. Düzenli takip ve gerekirse mamografi, ultrason veya meme MR’ı gibi
görüntüleme yöntemleri olası meme kanserini ya da kanser öncesi durumları
ortaya koymada başarımızdaki en önemli unsurlardır.
Meme kanserini tetikleyen ve riski arttıran faktörler
nelerdir?
Meme kanseri için en önemli risk
faktörleri kadın olmak ve yaşlanmaktır. Diğer faktörleri önem sırasına göre
sayarsak, yakın akrabalarınız özellikle anne, kız kardeş veya teyzenizde meme
kanseri olması, erken adet görmek, geç menopoz olmak, uzun süre alınan kadınlık
hormonu, kilo, aşırı alkol, sigara, radyasyona maruz kalmak, meme kanserini
arttıran risk faktörlerindendir.
Son zamanlarda oldukça sık duyduğumuz risk hesaplama
yöntemi nedir? Hastanenizde uygulanıyor mu?
Biz artık meme kanserini erken
yakalamak kadar kanser öncesi bir dönemde yakalamak istiyoruz. Dahası bir
kadının meme kanserine yakalanma riskinin ne kadar yüksek olduğunu ortaya
koymak istiyoruz. Meme kanseri olma ihtimali çok yüksek kadınlarda, her iki
memeyi boşaltıp genelde protez ya da kendi dokusu ile meme rekonstrüksiyonu
yaparak kanseri önleyici ameliyatlar yapıyoruz. Bu meme kanseri olma ihtimalini
yüzde 1 ile 5 arasına kadar düşürüyor. Son zamanlarda ileri meme merkezlerinde
bayanların meme kanseri olma konusunda taşıdıkları risk hesaplanıyor eğer
ihtiyaç olursa bayanlara genetik danışmanlık veriliyor. Biz de merkezimizde
bunları yapıyoruz.
Risk hesaplama yöntemi özellikle son dönemde magazinde yer
alan bazı ünlülerin çok sık başvurduğu bir yöntem. Bu işlemi gerçekleştiren
ünlülerin gerçekleştirdikleri işlemle ilgili bilgi verebilir misiniz? Genetik
çalışma yaptılar mı? Her kadın bunu yapmalı mı?
Meme kanserlerinin yaklaşık
yüzde 5’i genetik geçişlidir. Genetik geçişli bir hastalıkta en önemli
kanser BRCA1 ve BRCA2 genlerindeki mutasyon dediğimiz bozulmalardır. Eğer
ailenizde anneniz, kız kardeşiniz, teyzeniz veya kızınız gibi iki yakın
akrabanızda biri menopoz öncesi 2 meme kanseri varsa, üç yakın akrabanızda meme
kanseri varsa, bir yakın akrabanızda erkek meme kanseri varsa, yine yakın bir
akrabanızda çift taraflı meme kanseri ya da meme kanseriyle birlikte yumurtalık
kanseri varsa, siz genetik geçişli bir meme kanseri olma adayı olabilirsiniz.
BRCA1 ve BRCA2 gen mutasyonu saptanan bir kadının meme kanseri olma ihtimali
yüzde 80 üzeri, yumurtalık kanseri olma kanseri olmak ihtimali de yüzde 40’ın
üzerine çıkıyor.
BRCA1 ve BRCA2 gen mutasyonu nasıl bakılıyor ve Gen
mutasyonu varsa yaklaşım ne oluyor?
BRCA1 ve BRCA2 gen mutasyonu
sıklıkla kanda çalışılıyor. Gen mutasyonu saptanan bayanlarda önce
yumurtalıkların alınması, bir süre sonra iki memenin boşaltılması ile birlikte
meme rekonstrüksiyonu yapmak gerekiyor. Meme rekonstrüksiyonu sıklıkla meme
proteziyle ya da kişinin kendi dokusuyla yapılıyor.
Memenin boşaltılması meme kanseri riskini tamamen ortadan
kaldırır mı?
Memenin boşaltılması meme
kanseri riskini tamamen ortadan kaldırmaz ama meme kanserine yakalanma
ihtimalini Yüzde 1-5’e kadar ciddi anlamda azaltır.
Gen mutasyonu bakılan ve de mutasyon saptanmayan hastalara
yaklaşım ne olmalıdır?
Gen mutasyonu saptanmayan
hastaların tümünün yakın akrabalarında meme kanseri olduğundan bu kişilerin
ailesel olarak meme kanserine yatkın olduğu ve meme kanseri açısından yüksek
riskli olduğu unutulmamalı ve yakın olarak takip edilmelidirler.
Ailesel meme kanseri nedir?
Meme kanserlerin %10-15’i
ailesel diğer adıyla familyal kanserlerdir. Bu meme kanseri grubunu, gen
mutasyonu bakılıp anormallik saptanmayan ve yakın akrabalarında çok sayıda meme
kanseri olan hasta grubu oluşturur. Ailesel yatkınlıklarından dolayı meme
kanserine yakalanma riski yüksek kişilerdir. Tecrübeli bir meme cerrahı
tarafından yakın takip edilmelidirler. Bu kişilere bireyselleştirilmiş
yaklaşımlar ile risk analizleri yapılmalıdır.
Bireyselleştirilmiş Yaklaşımlardan kastettiğiniz nedir?
Kimlere öneriyorsunuz?
Meme kanserinin yaklaşık % 80
rastlantısal olarak ortaya çıkar. Yakın zamana kadar tarama programları meme
kanserini erken aşamada yakalama oranını ciddi anlamda arttırdı. Başarılı bir
şekilde meme kanserine bağlı ölümlerin azalmasına neden oldu. Zaman içinde
görüntüleme yöntemlerinde, cerrahide ve genetikteki gelişmelerle, bir bayanın
kişisel özellikleri hesaba katılarak meme kanseri olma riski
değerlendirilebilir bir hale geldi. Örnek vermek gerekirse, ailesinde meme
kanseri olan, meme yapısı yoğun ve kadınlık hormonu alan bir kadının, aile
hikayesi olmayan, emzirmiş ve ekstra bir risk faktörü taşımayan birine göre
meme kanserine yakalanma olasılığı çok daha yüksektir. Biz her kadını
bireysel olarak değerlendirip, nasıl takip edeceğimizi, hangi görüntüleme
yöntemlerini uygulayacağımızı birebir belirliyoruz.
Kadınların kendi kendine muayene etme yöntemleri nasıl
olmalıdır?
Biz her bayana ayda bir defa bir
adet bitimine yakın bir banyo sonrası kendi ile baş başa olduğunda yani sakin
huzurlu bir ortamda olduğunda iki göğsünün her birine en az bir beş dakika
ayıracak şekilde muayene etmesini öneriyoruz. Muayene etme yöntemleri, önce
ayna karşısında göğüslerinde bir değişiklik var mı yok mu diye bir kendini 45 derece
90 derece çevirerek elini beline koyup sıkacak şekilde öneriyoruz. Sonra yatağa
uzanıp sırtına bir yastık koyup kolunu başının arkasına aldıktan sonra işaret,
orta ve yüzük parmaklarıyla birlikte dairesel hareketlerle göğsünde ele gelen
bir kitle olup olmadığını ve mevcut olan meme yapısında bir değişiklik olup
olmadığını fark edebilirse dikkat etmelerini istiyoruz.
Yeni tanı konulmuş hastaya nasıl yaklaşılmalıdır?
Meme kanseri tanısını yeni almış
bir hastada, ilk olarak hastalığın hangi aşamada olduğunu anlamak
istiyoruz. Meme kanserinin evrelemesinde, merkezimizde biz PET–CT çekiyoruz.
PET-CT bize kemik, akciğer, karaciğer gibi uzak organlarda hastalık olup
olmadığını ortaya koyuyoruz. İkincisi koltuk altı hakkında ciddi bir fikir
veriyor. Eğer hastanın koltuk altında hastalık varsa biz bu hastaları önce
kemoterapiye gönderiyoruz. Buna neo-adjuvan tedavi deniyor. Hastalığı erken
aşamaya getirmeye çalışıp tekrar değerlendiriyoruz. Son olarak PET-CT bize
hastanın meme koruyucu cerrahiye uygun olup olmadığı hakkında da bir fikir
veriyor. Hastada meme koruma konusunda bir netlik yoksa bu hastalara meme MR’ı
yapıyoruz.
Her meme kanserli hastanın memesi alınmalımıdır?
Hayır. Görüntüleme yöntemleri
sonucunda meme korumaya uygun olan hastalarda memesinin tümünün alınmasının
meme koruyucu ameliyatlara üstünlüğü olmadığı artık bilinmektedir.
Her meme kanserli hastanın koltukaltı lenf bezleri
temizlenmelimidir?
Hayır. Gerek muayene gerekse
görüntülemelerde koltuk altının temiz olduğunu düşünüyorsak meme başından bir
ilaç verip koltuk altındaki ilk olası sıçrama ihtimali en yüksek olan lenf
bezini bulup çıkardıktan sonra mikroskopa gönderiyoruz. Bu lenf bezine Bekçi
diğer adıyla Sentinel lenf nodu diyoruz. Patoloji sonucunu yaş kesit dediğimiz
yöntemle o anda öğrenebiliyoruz. Patoloji sonucu temizse, koltukaltı lenf
bezlerini temizlemiyoruz.
Koltukaltı lenflerinin temizlenmemesinin avantajları
nelerdir?
İki önemli avantajı vardır.
İlki, hastalığın memede sınırlı kaldığının, yani erken evre olduğunun
kanıtıdır. İkincisi, hayat kalitesi ve konforunu arttırmasıdır. Koltukaltı lenf
bezleri temizlenmeyen hastalarda lenfödem dediğimiz kolun şişme olasılığı çok
düşüktür. Kol hareketlerinde bir kısıtlamaya gerek yoktur.
Koltukaltı lenflerinde tutulum olan her hastada koltukaltı
temizlenmelimidir?
Yakın zamana kadarkoltuk altında
lenf bezi tutulumu olan hastalara koltukaltı lenf bezi temizliği yapılırdı. Son
dönemlerde, biz bu hastaları önce kemoterapiye gönderiyoruz. Sıralamayı
değiştirip ameliyatı, kemoterapi sonrasına bırakıyoruz. Buna Neoadjuvan tedavi
deniyor. Bir çok hasta bu tedaviye iyi cevap veriyor ve memedeki kitleyle
birlikte koltuk altındaki hastalıklı lenf bezleri kaybolabiliyor. Bu grup
hastada ameliyat sırasında bekçi lenf nodu örneklemesi temiz gelirse, koltukaltı
temizliği yapmıyoruz.
Meme kanserinin cerrahi tedavisinde başka yenilikler
varmıdır?
Evet. Meme kanderinin
tedavisindeki başarının artması sonucu, hastalar zaman içerisinde estetik
kaygılarını daha çok dile getirmeye başlamışlardır. Bunun sonucunda onkoplastik
cerrahi uygulamaları ortaya çıkmıştır. Son yıllarda popülaritesi oldukça artan
onkoplastik cerrahi sağladığı çeşitli avantajlarla özellikle kadınların
ilgisini çekmektedir.
Onkoplastik cerrahi nedir?
Onkoplastik cerrahi, meme
kanserinin cerrahi tedavisinin daha iyi bir kozmetik sonuç elde etmek amacıyla,
plastik cerrahi prensiplerine uygun bir şekilde yapılması şeklinde
tanımlanabilir. Amaçlarını; meme koruyucu yapılması zor ameliyatları, meme
koruyucu haline getirebilmek. Memesinin tümü alınan bayanlarda karın veya sırt
kası gibi vücuda ait dokuları kullanarak yada silikon protezlerle yeni bir meme
yapmak, meme koruyucuya uygun, hacimli memesi ve pitozu olan bayanlarda
her iki memeyi küçülterek kanserin tedavisini sağlamak şeklinde özetlenebilir.
Onkoplastik cerrahi kanser açısından güvenli
ameliyatlarmıdır?
Evet, kanser açısından son
derece güvenli ameliyatlardır.
Kadınların en çok merak ettiği konu olan silikon sağlığa
zararlı m?
Sağlığı tehdit etmeyen son
derece uygun materyallerdir.
Meme sağlığı ve beslenme hakkında önerileriniz olur mu?
Bir bayanda kandaki kolestrol
yağ dokusunda kadınlık hormonuna döndüğü için meme kanseri riski artıyor. Yani
kilo almamak gerekiyor. Bu yüzden dengeli beslenmek çok önemli. Özellikle
spor yapmak kanser riskini azaltıyor.