Temelleri çok
eskilere dayanan, Yunanca ‘düzgün’ anlamındaki orthesis veya orthos ile çocuk
anlamına gelen ‘pedia’ kelimelerinin birleşiminden oluşan ortopedi bilimi,
vücudumuzun kas ve iskelet sistemi ile ilgilenen çok önemli bir branştır.
Medlife Adana dergimizin röportaj konuğu, hayatını Ortopedi ve Travmatoloji
bölümüne adamış çok önemli bir doktor. Özel Medline Adana Hastanesi Ortopedi ve
Travmatoloji bölümü Uzm. Prof. Dr. Sercan Akpınar’a sizler için sorduk.
Hocam siz Ortopedi ve
Travmatoloji Bölümüne çok fazla gönül vermiş bir doktorumuzsunuz. 23 – 26 Mart
2016 tarihinde Türk Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi başkanlığı yaptınız.
Kongreniz nasıl geçti?
Kongre gayet
iyi geçti. Sheraton Otel’de bu sene 9. Omuz ve Dirsek Tedavisi Kongresini
yaptık. Hem uluslararası hem de ulusal katılımlı bilimsel ve sosyal açıdan
zengin bir kongre geçirdik. Japonya’nın en ünlü omuz ve dirsek cerrahlarından
olan Dr. Eiji Itoi bize çok faydalı bilgiler verdi. Ayrıca Avrupa Omuz ve
Dirsek Cerrahisi Derneği Başkanı rak kolge katıldığı konferansta hem bize
dernek açısından hem de Avrupa Derneği ile ilgili sunum yaptı. Ayrıca çok
faydalı iki konferans verdi. Bunun yanı sıra Belçika’dan ve Almanya’dan
internet üzerinden canlı bağlanarak sunum yaptık. Amerika Birleşik Devletleri’nden
internet üzerinden bağlanarak canlı ameliyat gerçekleştirdik. Kongre katılım
açısından çok başarılı geçti. Bilimsel ve sosyal olarak çok başarılıydı. İnşallah
bundan sonraki kongrelerde de başarılı kongreler geçiririz.
Vücudumuzun diz, omuz ve
kalça gibi hareket etmemizi sağlayan eklemlerimiz zarar gördüğünde
uyguladığınız artroskopik yöntemde başarılı sonuçlar alıyorsunuz. Bize
artroskopik yöntem hakkında bilgi verir misiniz?
Artroskopi
kelime anlamıyla artros eklem demek, skopi de bakmak demek. Sonuçta kelime
anlamı itibarıyla eklem içerisine bakmak demek. Bu artroskopi aslında vücuttaki
bütün eklemlerde yapılabilir. Sonuçta eklemin büyüklüğü ve kullandığımız optik
cihazın kalınlığı önemli. Ama en çok artroskopi diz ekleminde, omuz ekleminde,
ayak bileği ekleminde, kalça ekleminde ve el bileği ekleminde yapılıyor.
Artroskopi sonuçta bir optik cihazla eklem içerisine küçük bir delikten girerek
eklemin monitör üzerinden görüntülenmesi esasına dayanıyor bununla beraber
görüntüleme yaparken de cerrahi tedaviyi de beraber uygulamış oluyoruz. Eskiden
bundan 30-40 sene önce eklem cerrahisi yaptığımız zaman genellikle artroskopi
olmadığı için açarak tedavi yapıyorduk. Eklemi açıp içine bakarak işlem
yapıyorduk ama artık eklemi açmaya gerek yok. Dolayısıyla çok konforlu bir
işlem. Hasta için vücudunda hiçbir kesi olmadan eklem açılmadan kapalı bir
ameliyat yöntemiyle cerrahi olmuş oluyor ağrı daha az, daha hızlı iyileşen
hastanede kalma süresi daha kısa ve yaşamına daha erken adapte olduğundan
dolayı artroskopi teknolojinin bize sağlamış olduğu büyük bir imkandır.
Eklem
rahatsızlıklarımızın risk grubu hakkında bilgi verir misiniz? Hangi yaşlarda
daha sık görülüyor, nasıl önlenir?
Sonuçta
eklemlerimiz kıkırdak yüzeylerden oluşuyor. Bir kıkırdak yüzey var o kıkırdak
yüzey üzerinde hareket ediyorsunuz. Bu kıkırdağında aslında yüzde 90’ı su.
Dolayısıyla biz aslında su üzerinde duruyoruz ve yaş ilerlediği zaman kıkırdaktaki
su miktarı azalıyor. Su miktarıyla beraber diğer maddeler de azalınca
kıkırdaklar aşınmaya başlıyor. Hastalar verdiğimiz güzel bir örnek var;
arabanın lastikleri nasıl aşınıyorsa eklemin kıkırdağı da öyle aşınıyor.
Kıkırdakların belirli bir kalınlığı var. Sonuçta 5-6 mm’lik kalınlık yüzey
zaman içinde aşınarak kıkırdağında altındaki kemik açığa çıkıyor ve hastalarda
ağrılar, sürtünmeler gibi sesler sesler gelmeye başlıyor. O yüzden eklemler
esas risk altındaki hasta grubu, ileri yaştaki hastalardan oluşuyor.
Kemik erimesi hakkında
neler söylemek istersiniz?
Kemik erimesi
çok popüler bir konudur. Yine yaşla alakalı bir durum. 50 yaş üzerindeki
menopoza giren hastalarda çok sık karşılaştığımız bir hadise. Bu hastalığın
tedavisinde önce önlem almak çok önemli. Ben hastalarıma özellikle spor
yapmalarını öneriyorum. Önemli olan kemiklere yük binmesidir. Yerçekimi olmayan
yerde yaşayan insanlarda yani astronotlarda kemiğe yük binmediği için kemik
erimesi oluyor. Kemiğe ne kadar çok yük binerse o kadar az kemik erimesi
gelişiyor. Bu yüzden ben hastalara spor yapmalarını öneriyorum. Beraberinde
tabiki kemiğe gıda takviyesi de yapmak lazım. Bu da çok önemli. Özellikle süt
ve süt ürünlerinden aldığımız kalsiyumdur. 35 yaşına kadar insanların kemikteki
kalsiyum depolarını doldurmaları gerekiyor. Bunu da süt, peynir ve yoğurt gibi
süt ve süt ürünlerinde alabilirler. Bir de güneşe çıkmak önemli. Güneş enerjisi
sonuçta D vitamini metabolizmasında önemli bir faktördür. Her ne kadar Adana’da
çok fazla güneş olsa da, bazen çok fazla güneşe çıkmayan ve bu yüzden D
vitamini eksikliği olan hastalarla da karşılaşıyoruz. Hastalarımız bunlara
dikkat ederlerse kemik erimesinden de kaçınmış olurlar.
Hocam biraz da ayak
hastalarının problemlerinden bahsedelim. Hastalarınız ne gibi şikayetlerle size
geliyorlar?
Ayak aslında
hem hastaların hem de ortopedistlerin ihmal ettiği bir ortopedik uzuv. Sonuçta
ayağımız çok önemlidir. Bizim hareket etmemizi, yürümemizi ve ayakta durmamızı
sağlayan en önemli uzvumuz ayağımızdır. Aslında iyi bakmamız gereken ayağımıza
gerekli özeni göstermiyoruz. Ayağımız olmadığı zaman ya da ağrıdığı zaman
yürüyemeyiz. Yürüyemediğiniz zaman başka sağlık problemlerimiz çıkar. Yani bir
kalp hastasının ya da kolestrolü yüksek hastanın kesinlikle yürümesi lazım.
Ayaklarımıza ihmal etmeyip iyi bakalım ki sağlığı iyi olsun. Ayak ve ayak
bileği problemleri çok sık karşımıza çıkıyor. Hastalar bu problemleri ihmal
etmeden iyi tedavi almaları için bir ortopediste başvurmalarını tavsiye ederim.
Ayakkabı seçerken sadece
modaya uymamamız lazım. Peki ne yapmamız gerekiyor?
Ayakkabı
seçerken modadan çok ayağımızın sağlığını düşünmemiz lazım. Mesela bazı
hastalar babet giyiyorlar. Babet çok sağlıksız bir ayakkabı. Hiçbir ortopedik
özelliği olmayan, ayak kavsini desteklemeyen ve ayağa çok fazla yük bindiren
bir ayakkabıdır. Ayrıca bayanlar çok fazla topuklu ayakkabı giymeyi seviyorlar.
Topuklu ayakkabı güzel bir şey ama bunu da çok fazla abartmamak lazımdır. Çünkü
topuklu ayakkabılar ayağa çok fazla yük bindirerek ayak problemlerine yol
açıyor. Ayrıca ayak başparmağı eğriliklerine, metatarsalji dediğimiz tarak
kemiklerinin ağrısına ve ayaktaki bazı kronikleşmiş ağrılara, ayağın tarak
kemikleri arasındaki sinirin sıkışmasına kadar birçok hastalığa sebep
olabiliyorlar. Bu yüzden sağlıklı bir ayak için daha çok ortopedik ayakkabılar
giymekte fayda var. Burnu sivri ayakkabı giymemekte fayda var. Çok yüksek
topuklu giymemekte fayda var. Tabiki arada bir yüksek topuklu ayakkabı
giyebilirsiniz ama devamlı yüksek topuklu giymeyi çok tavsiye etmiyoruz.
Haluksvalgus ne demek?
Haluksvalgus
ayak baş parmağının dışa doğru kaçmasıyla karakterize bir eğriliktir. Daha çok
bayanlarda olan bir hastalıktır. Bizim için her eğrilik cerrahi tedavi
gerektirmiyor. Birincisi eğer başlangıç evresindeyse zaten haluksvalgus ateli
dediğimiz ateller kullanıyoruz. Ya da parmak arası makarası şeklinde cihazlar
kullanarak hastalığı engellemeye çalışıyoruz. Ama ilerlemiş ve ağrısı fazla
olan hastalarda ameliyat öneriyoruz. Halluksvalgus cerrahisi aslında o kadar
kolay bir cerrahi değil. literatürde halluks valgusla ilgili 200’den fazla
ameliyat var. Eğer bir hastalıkla ilgili çok fazla ameliyat tekniği varsa o
zaman hala tedavisi tam anlamıyla sağlanmamış demektir. Dolayısıyla halluks
valgus çok çözülmüş bir hastalık değil ama iyi endüksiyonla ve hangi ameliyatı
yapacağımızı iyi bilirsek sonuçları iyi olur.
Omuzdan bahsedelim
hocam. Omuz döndürücü kılıf yırtıkları nasıl oluşur ve tedavi edilir?
Omuz eklemi
vücudun en fazla hareket eden eklemidir. Çok hareketli olduğu için de çok fazla
travmaya ya da darbelere maruz kalıyor. Sonuçta bizler farkında değiliz belki
ama omuzumuz çok kullanıyoruz. Omuzumuzun döndürücü kılıfı dediğimiz bir kılıf
var. Omuz kılıfı aslında bir kas grubu ve bu kas grubunun omuz başına
bağlandığı kirişlerden oluşuyor. Bu döndürücü kılıf yırtıldığı zaman ya da lif
kopması olduğu zaman kolumuzu ne döndürebiliyoruz ne de yukarı ve aşağı
oynatabiliyoruz. Sonuçta çok önemli bir kılıf. Döndürücü kılıf yırtıkları
sebepleri çok fazladır. Özellikle yaş çok önemlidir. Genellikle 50 yaşından sonra
karşımıza çıkıyor. Hastanın kürek kemiğinin çatısının şekli bile kılıf
yırtıklarında önemlidir. Bir sürü nedeni
var. Ama yırtık oluştuktan sonra tedavi yöntemleriyle tedavisi mümkün olan bir
hastalıktır. Peki, tedavi için ne yapıyoruz. Öncelikle konservatif tedavi
yöntemi var, enjeksiyon yapabiliriz, ilaçlar verebiliyoruz, fizik tedavi
yapılabiliyor, ama bunlara rağmen geçmeyen hastalara da cerrahi tedavi
uygulayabiliyoruz. Biraz önce de söylediğim gibi kapalı ameliyat yöntemleriyle
döndürücü kılıf yırtıklarını kopmalarını tedavi edebiliyoruz.
Omuz eklemi kireçlenmesi
nedir?
Omuz eklemi
kireçlenmesi döndürücü kılıftan daha az karşımıza çıkıyor ama yine de çok sık
karşılaştığımız bir hastalıktır. Eklem kireçlendiği zaman yani eklem kıkırdağı
aşındığı zaman eklemde ağrı, hareket kısıtlığı karşımıza çıkıyor. Erken
dönemlerde biraz fizik tedavinin faydası oluyor ama ilerlemiş hastalarda omuz
eklemi kireçlenmelerinde gelişen protez tedavisi çok başarılı sonuçlar
vermektedir. Özellikle son 10 yılda ters omuz protezi dediğimiz biraz anatomik
olarak farklı bir protez karşımıza çıkıyor. Genellikle bu ters omuz
protezlerini 70 yaşından sonra hastalarda uyguluyoruz ve sonuçları çok başarılı
oluyor.
Donmuş omuz tanı ve
tedavisinde neler yapılabilir?
Donmuş omuz
çok sık karşımıza çıkan bir hastalıktır. Omuz eklemi hareketlerinin yüzde 50den
fazlasının azalmasıyla oluşur. Bu hastalığın nedenleri var ama yine de yüzde 20
hastada belli değil. Mesela şeker hastalarında, guatr hastaları ve bypass olmuş
hastalarda donmuş omuz hastalığıyla çok sık karşılaşıyoruz. Genellikle tedavisi
fizik tedavi, enjeksiyon tedavisi ile hastalar iyileşiyorlar. Ama çok nadiren
yüzde 10 hasta tedaviyle iyileşmiyor o zaman artroskopik olarak cerrahi
müdahaleye ihtiyaç duyuyoruz. Kapalı olarak yaptığımız ameliyatlarda donmuş
omuz eklemini, sonuçta eklem kapsülü çok sertleşiyor ve kalınlaşıyor.
Kalınlaşmış ve sertleşmiş olan kapsülü çepeçevre 360 derece gevşeterek omuzu
tekrar eski haline kavuşturuyoruz.
Sürekli omuzu çıkan
kişiler var. Bu tür hastalara neler öneriyorsunuz?
Omuz
çıkıkları daha çok 30 yaşın altındaki gençlerde karşımıza çıkıyor. 20 yaşın
altındaki omuz çıkıklarının yüzde 90’ı tekrar ediyor. Diyelim ki 18 yaşındaki
bir gencin omuzu çıktı. Bunun tekrar çıkma olasılığı yüzde 90’ın üzerindedir.
Tekrarlayan omuz çıkıklarına cerrahi müdahale gerekmektedir. İki türlü cerrahi
tedavisi var: birincisi kapalı artroskopik bir de açık cerrahi teknikler var.
Kemikte çıkıklara bağlı olarak çok fazla ezilme yoksa o zaman artroskopik
olarak hiç açmadan kapalı yöntemlerle eklem kapsülündeki bu yırtığı tedavi
ederek omuzun tekrar çıkmasını engellemiş oluyoruz. Biz omuz çıkığı tekrarlayan
hastalara bir an önce artroskopik cerrahi yöntemi tavsiye ediyoruz. Çünkü
omuzun her çıkması omuz eklemi içerisinde bir hasara neden oluyor ve eklem
kıkırdağında bir aşınma oluyor. Bunun sonucunda ileri yaşlarda eklemde
kireçlenme gelişiyor. Dolayısıyla bunu engellemek için erken dönemde
tekrarlayan omuz çıkıklarında artroskopik olarak kapsül tamirini tavsiye
ediyoruz.
Son
günlerde çok sık duymaya başladığımız bir hastalık var. Tenisçi dirseği nedir
ve tedavisi nasıl yapılır?
Gerçek
anlamda bir hastanın tenisçi dirseği olması için tenis oynamasına gerek yok. Ev
hanımlarında çok sık karşılaşıyoruz. Çünkü evde çaydanlık kaldırıyor, sürahi
kaldırıyor, ev temizliği yapıyor dolayısıyla kolunu çok kullanıyor ev hanımları
ve ağır işlerde bulunuyorlar. Böylece tenisçi dirseği hastalığı ile karşı
karşıya kalıyorlar. Bu hastalık aslında ön kolunun el bileğini yukarı kaldıran
kasların dirseğe yapışma yerinde tahrişe nede olan bir hastalık. Zorlamayla
ortaya çıkan bu hastalık konservatif yöntemlerle yani ameliyata gerek kalmadan
iyileşiyorlar.